Sürdürülebilir kalkınma hedefleri hem ulusal hem de evrensel ölçekte ortaya çıkan sorunlarla mücadele edinilmesi için oluşturulmuştur. Bu hedefler yoksulluğun ve açlığın ortadan kaldırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, iklim krizine karşı harekete geçinilmesi gibi pek çok konuyu ele alır.
Her geçen gün şiddetini artırarak büyüyen ve geri dönülmesi mümkün olmayan noktalara erişen iklim krizi, sonuçları evrensel boyutlara ulaşmış tehlikeli bir sorundur. Öyle ki içinde bulunduğumuz sonsuz tüketim döngüsünde bu sorundan etkilenmeyecek tek bir insan dahi yoktur. Buna rağmen pek çok insan hala iklim krizine dair yeterli bilgi birikimine sahip değil.
Peki İklim krizine ne sebep olur, iklim krizi nedir?
Artan dünya nüfusu ve buna bağlı olarak şiddetini arttıran üretim, tüketim faaliyetleri bu krizin temelini oluşturuyor. İlk bakışta fosil yakıt tüketiminden kaynaklanan karbondioksit ve diğer sera gazı salınımları, ormanların yok edilmesi gibi genel etkenlere ulaşsak da günlük hayatımızda gerçekleştirdiğimiz pek çok eylemin de bu döngüye katkı sağladığını fark etmemiz gerekiyor.
Bu etkenleri bireysel faaliyetlerimiz bağlamında incelediğimizde aslında karbon ayak izlerimizin ne kadar büyük olduğunu ve dünyamıza verdiğimiz zararın şiddetini kolaylıkla gözlemleyebiliriz. Örneğin; hayvansal ürünler tüketmek, plastikten elde edilen tek kullanımlık ürünleri tercih etmek, yiyecek artıkları bırakmak gibi günlük hayatta gerçekleştirdiğimiz pek çok eylem karbon ayak izimizi büyütmemize sebep oluyor. Bu bağlamda iklim krizine karşı sadece devletlerin değil, bireylerin de yerine getirilmesi gereken sorumluluklarının olduğunu açıkça söyleyebiliriz.
Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde iklim krizinin tetikleyicisi olan küresel ısınma ortaya çıkıyor. Başlarda iklim değişikliği olarak adlandırılan bu süreç, tehlikenin boyut atlamasıyla birlikte iklim krizi adını alıyor. Dünyanın sıcaklık ortalamalarının, geri dönülemez bir şekilde 1ºC arttığını düşünürsek bu ismin konmasının gerekliliği gözler önüne seriliyor. Bu oran küçük gibi görünse de aslında kasırgalara, orman yangınlarına, aşırı yağışlara ve beraberinde sele ve sıcak hava dalgaları gibi doğal felaketlere sebebiyet verecek kadar büyük.
Gerekli önlemler alınmadığı taktirde gezegenimiz, canlıların yaşamına uygun olmayacak hale gelebilecek kadar ısınabilecek durumda.
İklim krizi için ne yapılıyor?
Öncelikle insanların bu konuda eğitilmesi, bilinçlendirilmesi sağlanmaya çalışılıyor. Devletler bu amaç için eğitici içerikler düzenlese ve yayımlasa da bu noktada bireylere de sorumluluk düşüyor. İklim krizi konusunda bilinçlenmek ve çevremizdeki insanları bilinçlendirerek karbon ayak izlerini azaltmaya yardımcı olmak dünyamız için yapabileceğimiz önemli şeylerden biri.
Ülkelerin karbon ve diğer sera gazı salınımlarını azaltmak için çeşitli politikalar uygulanıyor. Örneğin karbon salınımı yüksek olan ülkeler bu salınım düzeyine göre ücretlendiriliyor, böylece maliyeti düşürmek için salınımı azaltmaları bekleniyor. Maddi cezaların salınımı azaltması yönünde bir beklenti var.
Düşük karbonlu teknolojilerin üretilmesi için çalışmalar hız kazanmış durumda, geleneksel yöntemlere bağlı kalmayı tercih eden ve gelişime karşı duran hatta iklim krizinin aslında var olmadığını savunan insanlara rağmen ekonominin düşük karbonlu temeller üzerine oturtturulması için çalışmalar yapılıyor. İklim krizine karşı alınmaya çalışılan aksiyonların genel olarak bölgesel ve yerel olması, küresel ısınmayı durdurabilmemiz için yeterli değil. Bu alanda alınan aksiyonların toplumun en küçük parçası olan bireyden, ülkelere kadar uzanan çeşitli yapılar tarafından uygulanması gerekmektedir. Küresel ölçekte büyüyen bir sorununun tek çözümü küresel ölçekte örgütlenmektir.
